2024’ü uğurlarken 2025’i heybemizde pek çok belirsizlikle karşılıyoruz. Önceki yıllardan yine çok da farklı değil. 2024’te içeride enflasyonu tartışırken dışarıda ise jeopolitik riskleri takip ettik. Yüzde 78 seviyelerine kadar yükselen enflasyonu yıl bitmeden 45-46 bandına çekerek tamamlıyoruz. Haliyle TCMB de 8 aydır yüzde 50’de sabit tuttuğu faizde 250 baz puanlık indirim yaparak yılı yüzde 47,5 ile kapatıyor. Ancak faiz indirimine rağmen sıkı para politikasının süreceğinin mesajını sürdürdü. 2025’te TCMB’nin faiz indirim döngüsünü nasıl sürdüreceğinin yanıtı ise dezenflasyon sürecinin nasıl ilerleyeceği sorusunun yanıtında gizli. Burada en önemli riskler içeride değil dışarıda gibi görünüyor. Zira küresel ekonomide de belirsizliği artıran en önemli faktör Trump faktörü. Trump’ın ilk döneminden tecrübe ettiğimiz ticaret savaşlarının yeniden kızışma ihtimali tüm dünyada gümrük tarifelerinin yükselmesine yol açacak gibi görünüyor. Bu da ABD’de yeniden enflasyonun yükselme riskini gündeme getiriyor. Bu nedenle de Fed, 2025’e dair projeksiyonunda faiz indirim sayısını 4’ten 2’ye düşürdü. Bunun da gelişmekte olan ülkelerde güçlü dolar baskısını artırma riski bulunuyor. Küresel ticaret açısından da 2025’in çetin geçmesi bekleniyor. Her zorluk beraberinde fırsat da getirebilir, Türkiye için de fırsatlar doğabilir. Diğer yandan Trump dönemiyle birlikte ABD’nin mevcut jeopolitik risklere karşı nasıl tavır alacağı tartışılırken, bunlara yenilerinin eklenme riski belirdi. Belirsizliklerin bu derece arttığı bir süreçte sorduğumuz soru şu: Türkiye nasıl konumlanacak ve Türkiye bu riskleri fırsata çevirebilecek mi? Her sektör için aslında farklı riskler ve fırsatlar görünüyor. Z Raporu’nun yeni yılın ilk sayısında bu riskleri ve fırsatları araştırdık, sektörlerin temsilcilerine bu soruları yönelttik, her sektörün farklı beklentileri var. Kimi sektör iç talepteki soğumanın etkisini diğer sektörlere göre daha fazla hissederken kimi sektör bu açığı ihracatla kapatıyor, kimisi de ihracattaki yavaşlamayı iç taleple dengeliyor. 18 aydır sürdürülen sıkı para politikasının meyvelerini somut olarak alınmaya başlaması beklenen 2025’ten sektörler de umutlu. İç talepteki soğumanın yerini özellikle yılın ikinci yarısında yeniden canlanmaya bırakması bekleniyor. Z Raporu’nun 2025’in ilk sayısında değerli bakanlarımızın de yeni yılla ilgili değerlendirmeleri de yer alıyor. Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat Z Raporu için kaleme aldığı makalesinde sürdürülebilir ihracat artışı hedefine dikkat çekti. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu da Türkiye’nin lojistik açıdan taşıdığı avantajlara değinerek, önceliğin Dünyaya entegre uluslararası ulaşım ağı olduğunu belirtti. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı da yeni yüzyılın üretimin ve üreticinin yüzyılı olacağını vurguladı.
Yeni yıl, dengeli ve sürdürülebilir büyümenin devam edeceği, enflasyondaki düşüşün sürüp alım gücünün yükseleceği, gelir dağılımının daha adil dengeli bir yapıya kavuşacağı, bütçe performansının daha dengeli bir hale geleceği, sanayicinin ve üreticinin dış pazarlarda rekabet gücünün yükseleceği ve yine üreticinin katma değerli üretim için yaptığı yatırımların meyvelerini alacağı, yapmadıysa bu yatırımlara yöneleceği bir yıl olmasını diliyoruz… Herkese sağlıklı, mutlu ve huzurlu yıllar….