Referandum telaşesini geride bırakmış olarak, bir an önce ekonomik gereksinimlere kanalize olmamız gerekiyor. Bu kapsamda ise, şu dillerden düşmeyen reformları yine sayıklayıp duruyoruz. Söz konusu reformlar çok ayaklı olmakla birlikte, bir tanesi var ki ülkenin istikbalini temelden etkileyecek esaslı bir niteliğe sahip. Ne olduğu ise, sizlerde de, başlığımızda da oldukça net: Eğitim. Eğitimde reform, ekonomik gelişimin temel ögesi olan beşerî sermayenin güçlenmesini sağlayabilmekten geçiyor. Bu nedenle de ülke ekonomisinin ihtiyaçları doğrultusunda stratejik bir dönüşümü gerçekleştirmemiz şart. Ki burada sadece üniversite eğitiminden değil, erken yaşlardan itibaren sağlam bir şekilde kurgulanması gereken bir yoğrulmadan bahsediyoruz. Örneğin, STEM…
Fen, teknoloji, mühendislik ve matematik hazinelerini bir kelimeye sığdıran bu hayati kavram, okullarımızda ufaklık dönemlerinden itibaren uygulanacak etkili bir öğretim yaklaşımına muhtaç. Nitekim biliyorsunuz ki, öğrencilerimizin önemli bir bölümünün ne yazık ki bu taraklarda bezi yok. Oysa zihinlerini gerekli gördüklerinde fazla kapasiteyle çalıştırdığına şahit olduğumuz öğrencilerimizin ilgisini bu taraflara da çekmemiz gerekiyor. Bu ise hem eğitimcilerin hem de müfredatın ne kadar etkili olduğuyla yakından ilgili… Konu mühim zira OECD tarafından yapılan PISA araştırmasının 2015 yılını adresleyen son sonuçları, malumunuz pek iç açıcı değil. Esefle görüyoruz ki hem fen bilimleri hem matematik hem de okuma alanlarında, 15 yaş öğrencilerimiz rakip yaşıtlarını baz alan OECD ortalamasının altında kalmış durumda. Ve maalesef geçmişe göre de bir ilerleme gözlenemiyor. İşte bu vurucu gösterge, eğitimdeki reformun ne derece kritik oldu- ğuna dair Türkiye gerçeğine işaret ediyor.
Devamı Derin Ekonomi Mayıs 2017 sayısında