Geçtiğimiz yılın başı ekonomik meselelerden ziyade siyasi kırılmalarla şekillenirken, yeni yıl aynı sorunların yanı sıra ekonomik yavaşlama ile başlayacak, eski dünya düzeni halkların ihtiyaçlarına yönelmeden bir çöküşün eşiğine gelecek ve bu durum pek çok değişimi beraberinde getirecektir. Dolayısıyla, değişim listesi oldukça uzun olduğu için bu makalede yalnızca bazı kilit noktalar üzerinde duracağım.
Geçtiğimiz yıl, ABD Başkanı Donald Trump ABD’nin küresel ilişkilerini yeniden şekillendirerek, Çin’in meydan okumasına ve yerli üretimi korumaya odaklandı. Trump bunu yaparak, zaten halkların fikir birliğinden ve ahlaki telakkiden yoksun olan eski küreselci çerçevenin bazı köşe taşlarını yerinden oynattı. Tıpkı bir kumarbaz gibi hareket eden Trump, ABD’nin dünya liderliği rolünün bedelini en ağır şekilde ödediğini düşündüğü uluslararası anlaşmalardan bir bir çekildi. Dahası, Washington’un pozisyonunun zayıf olarak algılandığı tüm anlaşmaları yeniden müzakere etmek için tüm gücünü ortaya koydu. Elbette bu cüretkâr tavır, ABD savunma sanayisini ve Suudi Arabistan’a yapılan büyük miktarda silah tedarikini korumak için menfur Cemal Kaşıkçı olayından sonra bile Riyad monarşisine destek sağlamak gibi bazı hataları dahi kapsıyor.
Öte yandan, Fransa’daki Sarı Yelekliler protestoları ve Birleşmiş Milletler’in göç ve küresel ısınma konusundaki Küresel İlkeler Sözleşmesi karşısında uluslararası toplumun daha derin bir fikir ayrılığına düşmesi ve çöküşün eşiğinde olan eski AB liderliği 2018’in sonuna damga vuran gelişmeler oldu. İngiltere’nin pek ciddiye alınmayan Brexit hamlesinden sonra, İtalya’daki popülist ve egemenlikçiler küresel projenin başarısızlığını ortaya koydu. Kasım ayında AB liderliğinin sıradan halkla ilişkisini kestiğini öne sürerek Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hükümetine baskı yapan Sarı Yelekliler, protestoları demokratik bir çerçeveye oturtan İtalya hükümeti gibi bir hükümet olmadan pek çok ülkede geleceğin nasıl olabileceğini gösterdi.
Bununla birlikte, küresel sistem artık bir dönüm noktasının eşiğinde. Sınır tanımayan ve sömürülecek yeni yerler arayan finansal güçler ve yeni, kimliksiz ve belli bir ülkeye ait olmayan bir tüketici kitlesi arayışında olan ve tamamen böyle bir perspektife boyun eğen sektörler üreten serbest piyasa gibi küresel sistemin güçlü unsurları gittikçe büyüyen bir toplumsal boşluk yarattı ve böylesine büyük bir kriz, rayından çıkmış bir tren gibi siyasi liderliği bile vurdu. Ekonominin patronlarının hedefi demokratik kurumları yok ederek ya da yeniden şekillendirerek geleneksel siyaseti zayıflatmak suretiyle toplumları ilerletmeye yöneltmekti. Bu, Mark Twain’in “Oy vermek bir şeyi değiştirseydi, kimseye oy kullandırmazlardı,” sözünü tamamlar nitelikte bir durum.
Devamı Derin Ekonomi Ocak 2019 sayısında …