Bütün kötü senaryolara rağmen Türkiye 26 çeyrektir kesintisiz büyüyor. Önümüzdeki döneme ilişkin öngörüler ise yüksek büyümesini sürdüreceğinden yana. Ancak, bölgesinde önemli bir ekonomik aktör olarak büyük projelere imza atan Türkiye’nin düşmanları çok. 15 Temmuz kalkışmasıyla milli irade üzerinden aslında ülkemizin ekonomideki bölgesel liderliği hedef alındı.
Yakın tarihte sayısız saldırı ve kumpasa göğüs geren Türkiye; FETÖ cuntasının yaptığı kanlı girişime karşı koyarak ekonomik kazanımlarından ödün vermedi. Küresel piyasaların 2008’de yaşadığı büyük şokun ardından geçen zaman zarfında neler yaşadığımızı bir düşünün… Amerika merkezli mortgage krizine ekonomimiz var gücüyle direndi. Bankacılık sektörü ve finansal sistem derinliği ilk ciddi sınavını bu büyük dalgaya karşı verdi ve Türkiye o büyük çöküşten ‘teğet’ ile sıyrıldı.
Ardından başlayan ‘Arap Baharı’ ile komşu ve yakın coğrafyamızdaki ülkelerde başlayan kargaşa ortamına kilitlendik. İyi ekonomik ilişkiler kurmaya başladığımız Körfez ve Afrika ülkelerinin yaşadığı siyasi gelişmeler, Türkiye’nin yeni pazar arayışlarının yoğunlaştığı bir anda oldu. En kötüsü ise Mısır ve Suriye’de yaşananlar. Bu iki ülkedeki iç savaş, güneyimizdeki ticaret yollarını tıkadı. Buna rağmen yine Türkiye büyümeye devam etti.
Komşularımızda yükselen dumanlardan korunmaya çalışırken; ateş topu bu sefer Türkiye’nin orta yerine atıldı. Gezi olayları ve 17/25 Aralık darbe girişimi ile Türkiye içeriden hedef alındı. Ekonomideki gidişatın en önemli habercileri olan enflasyon, işsizlik, faiz ve borç yükü gibi kalemlerde bütün zamanların en iyi seviyelerini yakaladığımız bir anda 6 ay arayla bu iki kaos girişimini yaşadık. Gezi olaylarına da bugün kanlı darbe kalkışmasının öncüsü olduğunu anladığımız 17/25 Aralık darbe girişimine de pabuç bırakmadık.
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Ağustos sayısında…