Evde kalma ve dışarı çıktığımızda karşılaştığımız herkesten uzak durma zorunluluğunu bir şekilde kabullenmeye başladıkça, yeni şartlar altında olsa da karşılığında geçimimizi kazandığımız işleri yapmaya devam etmeye çalıştığımız bir rutine girdik. Ayrıca sağlık, yaşam ve faniliğimiz hakkında düşünmek için daha fazla zamanımız var. Bilimsel ve tıbbi çevreler yeni tip koronavirüsün ölümcüllüğü hakkında daha fazla şey keşfedip, birçoğumuzun bağışıklık kazanmasını sağlayacak bir aşıyı bulmaktan uzak olmasıyla birlikte, yeni tip koronavirüsün kontrolsüzlüğü dehşet verici bir boyuta ulaştı. Sözgelimi, sağlıklı bir insan olsam veya evde, alışverişe çıktığımda ya da eve gelen siparişleri alırken gerekli tüm önlemleri almış olsam da, virüs taşıyıcısı olabilecek birine ya da ödemede kullanılan banknotları ayırmayı unutan birine çok yaklaştığımda virüse enfekte olabilirim.
Öğretim ve araştırma görevlerime odaklanmak yerine, akıl sağlığımı korumak için dünyadaki büyük düşünce kuruluşlarının COVID19’un durumunu ve ulusal, bölgesel ve küresel düzeylerdeki eğilimini tartışmak için düzenlediği çok sayıda web seminerine bağımlı hale geldim. Web seminerlerinden sıkıldığımda, mümkün olduğunca kalabalık alanlardan uzakta uzun yürüyüşler yapmaya çalışıyorum. Bu yürüyüşler en çok neye ve kime değer verdiğim üzerine düşünmemi geliştirdiği gibi, aynı zamanda COVID-19’un yaşadığım kalabalık bir İstanbul semti olan Şişli’de neden olduğu değişiklikleri fark etmeme yardımcı oluyor. Kentsel ekosistemin ürkütücü sessizliğinin yanı sıra, hayatlarındaki ani sessizlikle başa çıkmaya çalışan sokak köpeklerinin ve kedilerinin yalnızlığını hissediyorum. Farklı renk ve modellerdeki maskelerimizle hızlı hızlı yürürken bana ve diğer yayalara baktıklarını görüyorum ve birbirlerine “bu insanlar deli olmalı” dediklerini sanıyorum. Kapanmış kiliselerin, mezarlıkların ve camilerin yanından geçerken, derin bir inanç duygusu ve dua etme ihtiyacı hissediyorum. Şimdiye kadar, hepimiz bir şekilde bir yakınımızı kaybetmişizdir ya da salgında sevdiklerini kaybeden arkadaşlarımız ve meslektaşlarımızın acısını hissetmişizdir. İşin en zor kısmı ise, onları ebedi istirahatgahına hak ettikleri gibi bir cenaze töreniyle götürememek.
Devamı Z Raporu Mayıs 2020 sayısında…