1960’larda uzun yıllar devam eden baş döndürücü büyümenin ardından, Sovyetler Birliği’nin ABD’yi geçerek dünyanın en büyük ekonomisi olacağı yönünde tahminler vardı. Ancak Sovyetlerin merkezi planlaması hiçbir zaman üzerine düşeni yapamadığından, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) önce ekonomik anlamda geride kaldı, daha sonra da siyasi olarak dağıldı. Yaklaşık yirmi yıl sonra ise tahminler Japonya’nın ABD’yi geçeceği yönüne doğru evrilse de, Japonya’nın içine düştüğü borç kaynaklı devasa varlık balonu nedeniyle bu da gerçekleşmedi. Yakın geçmişte bu yönde çok daha güçlü tahminler Çin üzerine yoğunlaştı. Ancak son zamanlarda esen ters rüzgârlar, Çin’in çoğu kemikleşmiş bir dizi sorununu açığa çıkardı. İronik olan şey, Çin’in Japonya ve ABD’nin izlediği yolu izleyerek tökezlemiş olmasıdır. Zira borçla finanse edilen aşırı büyüme, özellikle emlak sektöründe devasa varlık balonlarına yol açtı. İki süper güç olan Japonya ve ABD’ye diz çöktüren şey de tam da emlak balonunun patlamasıydı. Görünen o ki, borçla finanse edilen büyümenin politikacıların, kapitalistlerin veya komünistlerin karşı koyamayacakları kadar cazip bir yanı var.
Devamı Z Raporu Ekim 2023 sayısında…