Covid 19 sürecinde kaybedenler – kazananlar

Covid-19 salgınının Çin’de başlamasının üzerinden 6 ay, Türkiye’de ise 3 ay 20 gün kadar geçti. Salgın ABD, Brezilya, Meksika, Hindistan ve Rusya ağırlıklı olarak şiddetli bir şekilde devam ediyor. Ancak hemen hemen bütün dünya ülkeleri karantina ve  kapanma sürecinden normalleşme sürecine geçmiş bulunuyorlar. Ekonomilerini hızla açmaya, çalıştırmaya, teşvik etmeye gayret ediyorlar. Bu duruma “korona virüs ile mücadeleye devam, ama hayat ve ekonomi de normalleşmeli” süreci diyebiliriz. Çünkü travmanın en şiddetli, en sarsıcı bölümü atlatıldı. Sağlık sistemleri, şu anda salgınla mücadelede daha donanımlı, daha tecrübeli durumdalar. Yaklaşık 4 aylık süreçte ekonomi cephesi çok ağır yara aldı. İnsanların psikolojilerinde, toplumsal yapılarda, zihinlerde, geçim derdinde, iş-aş sürecinde hasarlar var ve hızlı bir rehabilitasyona ihtiyaç var.

Dünyada hükümetler son 4 ayda toplamda 10 trilyon dolardan fazla ekstra harcama yaptılar ve gelir kaybı yaşadılar. Gelinen bu noktada salgının en şiddetli dönemi ve insanlara, ülke ekonomilerine, şirketlere en fazla maddi zarar verdiği dönem geride kaldı. Dipten dönüldü ve en kötüsü geride kaldı diyebiliriz. Gelinen noktada, gözle ve normal bir mikroskopla dahi görülemeyen ve neredeyse bütün dünya ülkelerini çok derinden sarsan Covid-19 virüsünün dünya ülkelerine etkisini, “bir meteorun dünyaya çarpması, ağır hasar yapması ve dünyayı neredeyse durmaya yakın yavaşlatması” olarak tasvir edebiliriz. Dünya ülkeleri mayıs ayında başlayan ve haziran ayında hızlanan normalleşmeye ve ekonomilerini yeniden açmaya çalışırken, toplumsal
hayatta, ekonomilerin her alanında olumlu gelişme işaretleri yavaş yavaş görülmeye başlanmıştır. Ancak “2020 yılını bütünde kayıp bir yıl, ağır hasarlı bir yıl olarak değerlendirmek” kesinlikle yanlış olmayacaktır. Ümitler 2021 yılını kurtarabilmeye odaklanmıştır. 2020 yılının ikinci yarısında iyileşme sürecinin devam edebilmesi ve 2021 yılının kurtarılabilmesi, ancak salgında ikinci hatta üçüncü bir şiddetli dalganın inşaallah yaşanmaması ve kesin tedaviye yardımcı olacak bir aşının en kısa zamanda bulunmasına ve uygulanmasına bağlıdır. Çünkü insanları hareket etmeye, hayata, ekonomiye, üretime ve tüketime katılmaya tereddüt ettiren husus, salgının bulaşma
korkusu, kaygısıdır. Bu korkudan kaygıdan kurtulmanın anahtarı da bulunacak aşı ya da ilacın sağlayacağı güven duygusudur.

Devamı Z Raporu Temmuz 2020 sayısında

 

Dikkat çekenler...