1798 yılında Thomas Malthus adlı İngiliz İktisatçı (aynı zamanda papaz) gıda üretiminin aritmetik, nüfusun geometrik hızla arttığını söyleyerek toplumların refahının nüfus kontrolü olmadığı sürece artmayacağını söylemiştir. Bu yapısal durum açlığa, kıtlığa, yoksulluğa, salgın hastalıklara, savaşlara ve ölümlere neden olarak kişi başı gelir (refah) artacak, ancak bu artış dönemsel olacaktır. Refah artışıyla beraber tekrar nüfus artacak, üretim verimliliği azalacak, gıda fiyatları artacak ve refah seviyesi önceki düzeyine geri dönecektir. Bu kısır yapı ekonomi yazınına Malthus Tuzağı olarak geçmiştir.
Malthus’un bu analizi geçmiş verilere dayandırılmış, sanayi devrimine kadar olan süreyi gerçekçi şekilde yansıttığı iddia edilmiştir. Dönemsel olarak yaşanan salgın hastalıklardan kurtulan nüfus (1348-51 yılları arasında İngiltere’de yaşanan kara vebada 4 milyon nüfusun 1,5 milyonu ölmüş) daha verimli topraklarda üretim yaparak büyük rantlar elde etmiş ve toplum refahı artmıştır. Nüfusun tekrar artması verimsiz alanlarda tarım yapılmasını zorlamış, kişi başına refah düşmüş, açlık, sefalet, savaşlar, kıtlıklar, yoksulluk, hastalık ve sosyal çatışmalar artmıştır. Bu sürece toplamı sıfır yapan ekonomik faaliyetler denilmiştir.
Sanayi devrimiyle bu kısır döngü kırılmış, nüfus artışına rağmen büyümenin (üretimin) daha hızlı arttığı ve refahın yükseldiği (toplamda pozitif değer üreten ekonomiye geçiş) özellikle Avrupa toplumunda belirgin hale gelmiştir.
**
Malthus tuzağına yakalanmış ekonomiler için sıfır toplamlı ekonomi tanımı kullanılmaktadır. Bunun anlamı; bir ekonomide toplam üretim değerinin ya da gelirin artmasının nüfus artışıyla karşılanacağı ve böylece kişi başına gelirin değişmeyeceğidir. Yani, geçici bir refah artışı söz konusudur.
Devamı Z Raporu Nisan 2021 sayısında…