İlk sözü “Oku” olan ve “İlim Çin’de olsa gidin alın” diyen bir peygamberi (SAV) olan bir dinin mensupları olan Müslüman ümmetin, bilgi edinme çabasına pek itibar etmediğini söylemek yanlış olmaz. Herhangi bir global üniversite sıralaması İslam dünyasının üniversitelerinin bu konuda pek başarılı olmadığını gösterecektir. Her ne kadar metodoloji konusunda şüpheler ortaya sürseniz bile Türkiye ve İran’daki birkaç istisna dışında Müslüman dünyanın tamamında global 100 okul sıralamasında temsil edilen bir üniversiteye rastlamak neredeyse imkansızdır. Daha alt okul seviyelerinde 15 yaşındaki öğrencilerin matematik ve fen konusundaki başarısını ölçen PISA sonuçları da aynı hikayeyi anlatır. Hiçbir Müslüman ülke tepedeki ilk 20-30 ülke arasında yer almıyor. Üstelik bu, Müslümanların nüfusunun toplam dünyanın en az yüzde 25’ini oluşturmasına rağmen gerçekleşiyor.
Ancak bu hep böyle değildi. Bir zamanlar Müslümanlar ve İslam dünyası astronomi, fen, matematik, sanat ve kültürde hakim konumda idi. Bağdat ve Şam ile Arap dünyasının şehirleri dünyanın her yerinden bilim insanları çeken öğrenme merkezleriydi. Bu hakimiyetin yitirilmesinin sebebi kaynak yetersizliğinden dolayı değildi. Varlık fonları ya da kişi başına düşen milli gelir oranı gibi zenginlik sıralamalarından herhangi biri konusunda İslam dünyasının hiç de eksiği yoktur. Peki yanlış giden nedir? Muhtemelen bunun birçok sebebi olabilir ancak iki konu öne çıkıyor. İlki, modernitenin tuzakları olarak görülen donanım, insan sermayesinin öneminin göz ardı edilmesi ve yazılıma yönelik yanlış vurgudan kaynaklanıyor. İkincisi de iyi yönetişim ve hukukun üstünlüğüne yönelik toptancı bir ihmalden kaynaklanıyor. Her ikisi de bir liderlik başarısızlığına işaret ediyor. Müslüman ülkeler sadece bilgi sıralamasında kötü performans göstermiyorlar ama daha da dramatik şekilde yönetişim ve etik sıralamasında da kötü durumdalar. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün geçenlerde yayımladığı Yolsuzluk Algı Endeksi’ne göre en alttaki 10 ülkeden yedisi Müslüman devletler. Rapordaki sıcaklık haritasında Müslüman dünyası kırmızı ve yolsuzluğun tonları olan renklerle kaplı durumda (Bu konuda iki bariz istisna ise 2016’da ciddi ilerleme kaydeden Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri oldu). Zengin ülkelerde dahi kaynak eksikliğinden kaynaklanan sorunlar başat rol oynamıştır.
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Ekim sayısında …