19. yüzyılı kömür, 20. yüzyılı ise petrol dönemi olarak geride bıraktı insanlık. Dünyadaki kömür ve benzeri maden sahalarının işgaliyle başlayan kavga, geçtiğimiz yüz yıl boyunca petrol sahalarında kızışarak devam etti. Bugün de sürüyor. Sömürenlerin petro-dolar mücadelesi, birçok coğrafyada katliama dönüştü, gözyaşı ve acı oldu. Ancak enerjide geliştirilen yeni üretim anlayışları daha huzurlu bir dünya için umut kaynağı olacak gibi… Doğalgaz, güneş, rüzgar ve jeotermal gibi kaynaklara yöneliş artıyor. Hatta önümüzdeki dönem için ‘doğalgaz çağı’ yorumları yapılıyor. Petrol ve doğalgaz gibi zengin kaynaklara sahip olmasa da her ülkenin kendi enerjisini üretebileceği bir ekosistem gelişiyor.
Bu trendin başını çeken ülkelerden biri olarak Türkiye de öne çıkıyor. Petrol ve doğalgaz kaynağı açısından nasipli bir ülke sayılmayız. Bu nedenle yılda yaklaşık 55 milyar dolarlık bir kaynağı enerji ve maden ithalatına veriyoruz. Yatırıma, istihdama ve üretime ve güçlü büyümeye mecbur olan Türkiye için çok zor bir durum bu. Peki “Petrolümüz yok, doğalgazımız yok” mazeretine sığınıp oturacak mıyız? Bunun çare olmadığını sonunda biz de anladık.
Evet zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarımız yok. Üstelik 80 milyon nüfusu ve büyüyen ekonomisiyle enerji ihtiyacımız sürekli artıyor. Petrol ve doğalgaz üreten ülkeler ile alıcı ülkeler arasındaki köprü konumumuz da bizi kurtarmaz. O halde başımızın çaresine bakmak zorundayız. Peki çare nerede… Yerli enerji, yerinde enerji, yenilenebilir enerji… 3Y olarak formüle edebildiğim bu üç kriter, Türkiye’nin yeni enerji vizyonunun temellerini oluşturacak. Enerjide dışa bağımlı bir ülkeyiz ve kaybedecek zamanımız yok.
Elektrikte yerli kaynaklarla üretimin payı yüzde 49’u aştı. Şüphesiz stratejik ve önemli bir kazanım. Ama 15 yıllık çabayla varılan bu yerlilik oranı yetmez. Milli Enerji Strateji Vizyon Belgesi’nde belirtildiği gibi hedef yerli üretimde üçte ikiye ulaşmak. Elektrik enerjisi üretiminin yüzde 38’ini doğalgaz, yüzde 28’ini kömür, yüzde 25’ini hidroelektrikten elde ediyoruz. Geriye kalan yaklaşık yüzde 10’u ise güneş, rüzgar ve jeotermal gibi kaynaklardan. Son yıllarda rüzgâr ve güneş santrallerinin sayısını artıran Türkiye; yenilenebilir enerji payını 2023 yılında yüzde 30’lara çıkarmayı hedefliyor.
Devamı Derin Ekonomi Eylül 2017 sayısında…