Kuru üzümde dünya şampiyonuyuz. Her yıl 300 bin ton üretiyor, 250 bin tonu ihraç ediyoruz. Geri kalan 50 bin tonu da iç piyasada tüketiyoruz. Kalitemiz iyi, standartlarımız yüksek. Bölgede en büyük rakibimiz İran. Kuru havası, az nemi ile doğal avantaj sahibi olan İran buna rağmen fiyat belirleyemiyor. Fiyat belirleyen ülke biziz.
Kısacası üzümün hikâyesi güzel. Ancak şu sıra kuru üzüm piyasası kırmızı alarm veriyor. AB’nin çıkardığı bir yönetmelik iki aydır piyasayı altüst etti. AB, “Benim standartlarıma uymayan ürünü almayacağım” diyor. Türkiye teyakkuzda! Üç bakanlık, “Ekonomi, Gümrük, Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı”, yanlarına aldıkları Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçı Birliği ile ortaklaşa ders çalışıyor.
Bir “eylem planı” hazırlanıyor, bitti, bitecek. Çünkü 20 Nisan’da taraflar Brüksel’de bir araya gelecek. Türkiye, AB Komisyonu yetkililerinden AB’li ithalatçılarla birlikte görüşmek üzere randevu aldı.
Peki, sorun ne? AB’den ne istiyoruz? Sözü uzatmayalım. AB, çekirdeksiz kuru üzümde “klor pirifoz-etil” etkin maddesinin kalıntı limitini 0,5 pmm’den 0,01 pmm’e düşürdü. Yani 2015 Haziran ortasında sinyalini verdiği, geçtiğimiz 21 Ocak’ta yayınladığı “ilaç kalıntısız ürün” yönetmeliğini, şubat başında deklare etti. 10 Ağustos itibariyle Türkiye, AB’ye, sıfır ilaçlı ürün ihraç edecek.
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Nisan Sayısında…