Türkiye, içinde bulunduğu coğrafyada, zorlu bir virajı aşmaya çalışıyor. Çünkü dış politikada “kırmızı çizgi” diye tanımladığı bazı bölgeler “pembeye” dönüşüyor! Kerkük’e çekilen Irak Kürdistan bayrağı, Kuzey Suriye’de kurulan Kürt kantonları kafamızı karıştırıyor. Öyle ya, acaba süper güçler, “Büyük Kürdistan” için harekete mi geçti?
Bölgede, “Büyük Kürdistan” hayali kurulabilir ama bunu hayata geçirmek kolay mı? Para olmadan idealler hayata geçmiyor. Ekonomi olmadan ne ülke kuruluyor, ne de ayakta duruluyor.
Örnek verelim. Oxford Enstitüsü, Ocak 2016’da Mesud Barzani’nin yönettiği Irak Kürt Federasyonu’nun borçlarını içeren bir rapor yayınladı. Erbil’in 17.2 milyar dolar borcu var ve en önemlisi petrolden yeterince gelir sağlayamıyor, merkezi hükümetten para alamıyor. Bankalara, 10 milyar, Türkiye’ye 3 milyar, müteahhitlere ve petrol şirketlerine 2 milyar, Bağdat hükümetine 1.2 milyar, memurlarına da 1 milyar dolar borcu var. Bu tablo gösteriyor ki, eğer petrol ve gaz alanları güvenli değilse, o bölgeye ekonomik ve siyasi istikrar gelmiyor! Bu da güvenlik mimarisinin Ortadoğu’ya has zorluklarını ortaya koyuyor. Merkezi İstanbul’da olan Al Sharq Forum geçen ay, “Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yeni güvenlik mimarisi” adı altında iki günlük bir toplantı düzenledi. Ortadoğu coğrafyasının siyasi, ekonomik ve sosyal problemlerini tartıştı. Türkiye, İran, Lübnan, Katar, Suudi Arabistan, ABD ve İngiltere’den yaklaşık 400 kişinin katıldığı toplantıdan çıkan sonuç net. Güvenlik mimarisi, Ortadoğu için henüz çok yeni bir kavram. Çünkü Ortadoğu’da ufukta istikrar görünmüyor. O yüzden bölgede temel parametrelerin bir an önce ortaya çıkması şart. Ve, küresel ve bölgesel aktörler arasında türlü uzlaşma sağlanamadığı için yerel aktörler de hiçbir koşulda uzlaşmaya yanaş- mıyor. Bu da yakın coğrafyada çok uzun yıllar kazanın kaynamaya devam edeceğini gösteriyor. Demek ki, güvenlik ve istikrar uzun bir süre bölgeye uğramayacak. Geleceği engellenmiş toprakları tartışıp duracağız. Bölgenin iki ülkesi, Türkiye ile İran, hem birbirine rakip, hem de komşu. İki ülkenin yolculuğu o yüzden önemli. Ancak kim, ne derse desin, ekonomik gücünden dolayı Suudi Arabistan’ı atlamak mümkün değil.
Devamı Derin Ekonomi Nisan 2017 sayısında