Suriye savaşının başlamasından bu yana büyük boyutlara ulaşan göç krizi birkaç yıldır gündemimizi meşgul ediyor. İçinde bulunduğumuz coğrafyada çok sayıda Suriyeli mültecinin yanı sıra, Afganistan, Irak, İran ve Somali’den gelen mülteciler ve sığınmacılar da var. Yaklaşık 3,6 milyonu Suriyeli olmak üzere toplam 4,2 milyon mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne (BMMYK) göre, dünya genelinde çatışma, şiddet ve zulüm nedeniyle ülkesinden zorla çıkarılanların sayısının rekor seviyelere çıkmasıyla birlikte en çok mülteci barındıran ülke konumunda bulunuyor.
Brookings Enstitüsü tarafından Haziran 2018’de hazırlanan bir rapora göre, Suriyeli mültecilerin sayısı, doğumlar ve yeni gelenlerle birlikte, günde yaklaşık 1.000 kişi artmaktadır. Türkiye’de yaklaşık 260.000 çocuk mültecinin doğduğu tahmin ediliyor. Mültecilerin yaklaşık yüzde 8’i mülteci kamplarında kalırken, geri kalanı ülke genelinde büyük şehir merkezlerine dağılmıştır. Yaklaşık 500.000 kişinin İstanbul’da yaşadığı tahmin edilirken, İzmir 120.000 Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor.
Tüm bu rakamlar, sosyal yardımlar, sağlık maliyetleri ve eğitim fırsatları açısından ülkenin kaynakları ve demografik ve sosyal yapısı üzerinde muazzam bir baskı ve yük olduğunu göstermektedir. Ayrıca, ekonomik belirsizliklerin artmasıyla birlikte, mültecilerin ve göçmenlerin sıradan vatandaşların işlerini ellerinden alabilecekleri yönünde süregelen bir algı vardır. Mülteci girişlerini yönetmekle görevli olan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na (AFAD) göre, Türkiye bunun için şimdiye kadar 30 milyar dolar harcadı.
Mülteci ve göç krizinin insani bağlamı dışında, AB-Türkiye ilişkilerini ilgilendiren başka bir boyutu daha var. Nitekim 18 Mart 2016 tarihli Türkiye-AB Zirvesi Ortak Bildirisi kapsamında, AB liderleri ve Türkiye, Türkiye’den AB’ye düzensiz göç akışlarının sona ermesi, Türkiye’deki mülteciler için daha iyi kabul koşullarının sağlanması ve Suriyeli mülteciler için Avrupa’ya yasal kanalların açılması üzerinde anlaştılar. Bildirinin yürürlüğe girmesinden bu yana, Avrupa’ya düzensiz girişler, bildirinin yürürlüğe girmesinden önceki döneme oranla yüzde 97 düşerken, denizlerde hayatını kaybeden mülteci sayısı da önemli ölçüde azalmıştır. Bu arada, AB 3 milyar avroluk finansal desteğine ek 3 milyar avro daha sağlayacak.
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Aralık 2018 sayısında …