İnsanlık tarihi büyük kitlesel ölümlere neden olan bulaşıcı hastalıklarla doludur. Milyonlarca insanı öldüren ölümcül virüsler yok olmuyor; şekilden şekle girerek yeniden ortaya çıkıyorlar. Savaş kadar
yıkıcı etkileri olan salgın hastalıklarla mücadele yöntemleri gelişti ancak, modern tıbbın baş edemediği yeni katil virüsler, can almayı sürdürüyor. Bilim insanlarının tanımlamaya çalıştığı birçok virüse hala çare bulunmuş değil.
Eskinin tarım toplumlarında başlayan salgın hastalıklar, kent yaşamlarının doğası olan kalabalıkların kâbusu olmayı sürdürüyor. Çin’de milyonlarca insana kabus olan Corona virüsü, “çağımızın kara vebası” diyebileceğimiz yepyeni bir düşman. Çin’deki 10’dan fazla kentte yaşayan 50 milyonu aşkın insan, karantinaya alınmış durumda. Çin’le sınırlı kalmayan, bazı Avrupa ve Orta Doğu ülkelerine sıçrayan insanlık düşmanı Corona virüsünün hayvanlardan bulaştığı sanılıyor. Hiç şaşırmadık… İnsan metabolizmasının baş etmekte güçlük çektiği ölümcül virüslerin birçoğu hayvan kaynaklı olmuştur. Özellikle Orta Çağ’da Avrupa’yı vuran veba, cüzzam, kolera, ve çiçek hastalığı ile yüzyıllar boyunca verilen mücadeleler kısmen başarılı oldu. Son yüz yılda başka isimlerle karşımıza çıkan salgın hastalıklar için dünya alarmda. Son olarak Orta Afrika’da yeniden ortaya çıkan Ebola, Hindistan’ın güneyinde can almayı sürdüren Nipah gibi bulaşıcı hastalıklar Dünya Sağlık Örgütü’nün, bulaşıcı-ölüm saçan hastalık listesine girdi. Çin ekonomisini vuran Corona virüsünün de dahil edilmesi beklenen WHO’nun yer yıl yenilediği listede büyük salgınlara dönüşme riski taşıyan ‘öncelikli hastalıklar’ listesinde 10’a yakın virüs daha var. Nipah virüsü (Yarasalardan geçiyor. İlacı hala yok). Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (Kenelerden geçiyor. Henüz aşısı bulunmuyor). Ebola virüsü (Meyve yarasalarından kaynaklandığı düşünülüyor). Marburg virüsü (Ebola gibi bu virüsün de
taşıyıcısı meyve yarasaları). SARS (Bu hastalığın insanlara Çin’in güneyinde gıda maddesi olarak tüketilen misk kedisinden geçmiş olabileceğini düşünülüyor). MERS (SARS ile aynı aileden gelse de kaynağının develer olduğunu düşünüyor). Zika (Henüz aşısı geliştirilmiş değil). Önceleri daha çok savaşlar yoluyla bulaştığı bilinen salgın hastalıkların bir başka yayılma aracı da şüphesiz ticarettir. Kentleşmenin artması ve küresel ticaretin devinim hızı, salgın hastalıkların daha kısa zamanda yayılmasına neden oluyor. Ticaret ve turizm nedeniyle her gün milyonlarca insan ve ürün yer değiştirirken, beraberlerinde hastalık da taşınıyor. İnsanların yaşam yerlerini sürekli değiştirme güdüsü, devasa boyutlarda salgın hastalıkların ortaya çıkışında ve çok hızlı bir biçimde yayılmasında birincil etkendir. Milyonlarca insanın yaşadığı kentler kalabalıklaştıkça; toplu ölümlere neden olan salgın hastalıklarla mücadele zorlaşıyor.
Devamı Z Raporu Şubat 2020 sayısında…