2015 yılında Paris’te yapılan BM Sürdürülebilir Kalkınma hedefi anlaşmasına 193 ülke imza atmıştır. Sözleşme, ülkelerin küresel ısınmaya ve buna neden olan karbon emisyonları artışına karşı tedbir alacaklarına yönelik hususları içermektedir. Ekim ayı başlarında anlaşma hedeflerine ulaşmak için yapılması gerekenleri içeren “BM Devletlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)” raporu yayınlandı. Rapor uluslararası toplumu 10 yıl içinde sera gazı yayılımı için acil önlem almaya çağırıyor. Yine raporda Paris Anlaşması’yla gönüllü olarak alacakları belirlenen katkıların çok yetersiz olduğu belirtiliyor.
2030 yılından önce ciddi önlemler alınmazsa dünya yükselen deniz seviyeleri, biyoçeşitlilik kaybı, mercan resiflerin yok olması dahil hem kara hem de denizdeki ekosistemlerinin bozulmasına yol açacak geri dönülmez bir mecraya girileceği noktasında uyarılar yapılmaktadır.
Raporun açıklanmasından bir gün sonra da Yale Üniversitesi profesörlerinden Nordhaus’a çevre konusundaki çalışmaları nedeniyle Nobel ekonomi ödülü verildi. Her iki gelişme sonrasında gözler tekrar küresel ısınma ve sera gazlarının gelecekte neden olacağı doğal felaketler riskine döndü. Artık denizin bittiği görüldü ve tekrar neler yapılabileceği konuşulmaya başlandı.
**
İnsan faaliyetlerinin gezegeni daha sıcak hale getirdi açık ve net.
Aşırı iklim değişikliği (küresel ısınma) Kaliforniya, İsveç veya Yunanistan’da orman yangınlarına, Hindistan’da sel baskınlarına, Avustralya’daki kuraklık gibi dünyanın her tarafında doğal felaketlere neden olmaktadır. Sonuçta çok sayıda insan (özellikle yoksullar) çok büyük zararlar görmektedir.
Fosil yakıtların iç mekan ısıtımı amacıyla kullanımı ile hem rezervler azalıyor hem de iç mekan ölümleri artıyor. Bugün yılda 1.2 milyon insanın iç mekan ısınmasında fosil yakıtları kullandıklarından öldükleri tespit edilmiştir.
Aşırı yoksulluk terk edilse bile bu sefer insanlar açık hava kirliliği nedeniyle ölmektedir.
İklim krizine çözüm bulunması sadece çevreyi ve ekonomi sorunu değil, bir insan hakkı, insanın yaşam hakkı sorunudur da.
**
Devamı Derin Ekonomi Kasım 2018 sayısında …