Yılın sonu yaklaşırken geriye bakmak ve yılın bir hesabını yapmakta fayda vardır. 2016 İslam ümmeti için hiç de kolay geçen bir yıl olmadı. Hem politik, hem de ekonomik koşullar, 2016’da daha da kötüleşti. İslam coğrafyasına bakınca politik topoğrafyanın durumu daha da can sıkıcı görünüyor. Ortadoğu’daki daimi karışıklık Yemen ve Suudi Arabistan arasındaki savaşın patlak vermesiyle daha da derinleşti. En azından Suriye ve Libya’daki durum içinden çıkması zor bir hal aldı. Suriye’deki insanlık dramı ise inanılmaz noktalara ulaştı. Arap dünyasının kalesi Mısır’da ise bir iyileşme yok. İslam dünyasının en parlak iki ülkesi olan Türkiye ve İran ise bu karışıklıktan kendi paylarına düşeni aldılar. Türkiye’deki darbe girişimi arı kovanına çomak soktu ve politik kumpas ile tasfiye çabalarını ortaya çıkardı. Bütün bunların Türk ekonomisine etkisi ise hiç olumlu olması beklenmiyor. İran ise ekonomisinin canlanmasını sağlamak amacıyla ABD ile nükleer anlaşmaya imza attı ancak barışın meyvelerini toplayamadı. Anlaşıldığı kadarıyla İran anlaşmanın maddelerini iyi müzakere etmemiş ve ekonomik açılım önündeki engeller devam ediyor. Dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesi olan Endonezya ise ayrılıkçı sorunları halletmiş olsa da dini aşırılıkçılığın yeniden sorun olmasıyla karşı karşıya. İslam dünyasının gururu Malezya ise ABD Adalet Bakanlığı’nın ülkenin yönetici elitine yönelik kleptokrasi suçlamasıyla sarsılıyor.
İslam dünyası için 2016 hiç kolay bir yıl olmadığı gibi ekonomik açıdan da olumlu geçmedi. Petrol fiyatları 2014’ün ortasından itibaren düşmeye başlamasıyla bu yıl Ocak ayında 35 doları gördü. Artış olsa bile fiyatların 35 dolardan 50 dolar üzerine çıkması için yıl sonunu beklemek gerekti. Petrol fiyatlarının dip seviyeden kurtularak yükselişe geçtiği artık genel kabul görüyor. Bundan önceki döngülerden farklı olarak bu kez yapısal bir değişiklik söz konusu. Kaya petrolü küresel dengeleri değiştirmiş durumda. Dünyada en büyük kaya petrolü rezervine sahip olan ABD’nin yönetim kademesinde artık petrolün çevreye olan etkilerini umursamayan birisi oturuyor. İran ve Irak gibi petrol ihracatını artırmak dışında fazla seçeneği olmayan ülkeler varken petrol fiyatlarının kısa vadede hızlıca artışa geçmesini beklemek aşırı iyimserlik olur.
Devamı Derin Ekonomi Ocak 2017 sayısında