8 Mart Kadınlar Günü vesilesiyle Yeni Şafak’taki köşeme misafir ettiğim “Womenomics” başlıklı yazıma dair aldığım çeşitli tepkiler, beni konu üzerinde bir kez daha derin derin düşünmeye sevk etti. Konunun anlam ve önemini bilip hissedebilen kadın ve erkek okuyucularımın teveccühüne, karşı bir cephe oluşturarak orada konuşlanma gereği hissedenlerin ise, bana, “yazmakta ne kadar haklıymışım” dedirtmelerine teşekkür ediyorum.
Demek ki ülkemizde bir kesimin, kadına adaleti sağlamak bir yana, bu konuyu “kabullenmekte dahi” alacak uzun bir yolu var. O halde, adaletten ve saygıdan yana olan ağızların ve kalemlerin de, bu mevzuda söyleyecek daha çok sözü olmalı. İşte bu bağlamda; Womenomics makalesi Derin Ekonomi sayfalarına da gelsin ve buradan devam etsin istedim.
Öncelikle, söz konusu yazımda, dünya verileriyle kadının maruz kaldığı eşitsizlikleri çok özet ve objektif bir biçimde ortaya koyduğum bilgisini paylaşayım. Örneğin; küresel ortalamalar, benzer bir iş için, kadınların erkeklerden net bir şekilde daha az ücret aldığına işaret ederken, ev işleriyle birlikte kadının çok daha fazla yıprandığını ispatlıyor. Bunun yanı sıra kadın çalışanlar, dünya çapında, erkek mevkidaşlarından çok daha zor terfi alıyor. Bilhassa üst basamaklara çıkıldıkça, kadın ve erkek yöneticiler arasındaki uçurum açılıyor. Üstelik yapılan araştırmalar, kadınların hemen hepsinin, erkeklerin ise önemli bir bölümünün, bu zorluk ve ayrımcılığın varlığını teyit ettiğini gösteriyor.
Derin Ekonomi Dergisi Nisan Sayısında…