Doğu Akdeniz jeo-ekonomisine dair son haftalardaki en önemli stratejik gelişme, Kıbrıs, Mısır ve Yunanistan arasındaki ittifakın enerji işbirliği sorunu etrafında belirgin bir şekilde güçlenmesi oldu. Bu ittifak sonucunda, üç ülke lideri 10 Ekim’de anlaşmalarının Akdeniz’deki (Libya ve Suriye gibi) önemli jeo-stratejik konuların yanı sıra, enerji sektörü dışındaki ekonomik işbirliği girişimlerini de kapsayacak şekilde enerji sorunlarının ötesine geçen üç taraflı bir bildiri yayınladılar. Üç ülke, gaz üreten ve denizaltı boru hatları da dahil olmak üzere topraklarından doğalgaz boru hattı geçen ülkeler arasındaki görüşmeler için Kahire merkezli bir forum ve diğer ekonomik, kültürel ve jeopolitik alanları da kapsayan üçlü işbirliği çabalarını koordine etmek için Kıbrıs merkezli bir yürütme sekreteryası kurma konusunda anlaştılar.
Görüşme bölgede stratejik önemi gittikçe artan Girit adasında yapıldı. Zira Türk askeri gemileri Girit civarında kolaylıkla dezavantajlı duruma düşerken, diğer ülke gemileri adada Anadolu anakarasına daha yakın konumda bulunan Kıbrıs’ta olduğundan daha büyük varlığa sahip. Bu meyanda, söz konusu üç ülke Türkiye’ye, Kıbrıs’ın deniz yetki alanında yasadışı olarak gördükleri tüm faaliyetleri durdurması ve gelecekte de benzer eylemlerden kaçınması çağrısında bulundu.
Bu çağrı Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in, Fatih adlı sondaj gemisinin Türkiye’nin Akdeniz’deki ilk sondaj tatbikatını Ekim ayı sonuna kadar yapacağını söylemesinden bir gün sonra yapıldı. Bir hafta sonra, bir Yunan fırkateyninin, Türkiye’nin araştırma gemisi Barbaros Hayreddin Paşa’nın operasyonlarını “taciz” ederek Türk deniz kuvvetlerinin müdahalesine yol açtığı bildirildi. Barbaros Hayreddin Paşa, Şubat 2019’a kadar Kıbrıs’ın güneydoğusundaki faaliyetlerine devam edecek. Ekim’in ilk yarısında Dönmez, Fatih’in ayın 29’unda Türkiye’nin Antalya yakınlarındaki ihtilafsız Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde sondaj çalışmalarına başlayacağını belirtti.
Türkiye hiçbir zaman Kıbrıs’ın kıta sahanlığında sondaj yapacağını dile getirmemekle birlikte, kendisinin tanımadığı Kıbrıs Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde yer alan kısımlarda hak iddia ettiğini ima ediyor. Türkiye, Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’ne dahil olan kısımlardaki üçüncü taraf sondajlarının Kıbrıslı Türklerin haklarına tecavüz olduğunu ve Türkiye’nin kendi kıta sahanlığı üzerinde yer alan kısımlarda gerçekleştiğini düşünmektedir. Ankara, devletlerin münhasır ekonomik bölgelerinin kapsamını belirlemek için uluslararası normlar sunan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni hiçbir zaman onaylamamış olup, sondaj blokunun kendi münhasır ekonomik bölgesinin bir parçası olduğunu iddia etmektedir.
Devamı Derin Ekonomi Kasım 2018 sayısında …