Gözlemcilerin uzun süredir beklediği gibi Kıbrıs toplumlar arası görüşmeleri bir çıkmaza girdi. Detaylar karmaşık ama Kıbrıs Türk tarafının keskin müzakere manevralarının ardından Kıbrıs Rum Kesimi lideri ve cumhurbaşkanı Nicos Anastasiades Mont-Pelerin konferansının bozulması için mühendislik yapmaya karar vermiş gibi duruyor. Şu an Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres kişisel olarak konuya dâhil olsa bile Kıbrıs Rum tarafı her halükarda Cenevre’de yeni bir konferans yapılmasından kaçınamayacak. İşaretler yakın bir dönemde olumlu bir çözüme işaret etmiyor artık. Bunun neden böyle olduğunu anlamak için Kıbrıs Rum kesiminin iç politikasına daha yakından bakmak gerekiyor.
Anastasiades 1981’den beri tüm parlamento seçimlerinde ya birinci ya ikinci gelen, 1985’ten bu yana da 56 üyeli millet meclisine 18 ila 20 üye sokmuş olan Demokratik Ralli Partisi’nin (DISY) eski lideri. İddiaya göre Anastasiades Mont-Pelerin konferansında görüşmeleri kesintiye uğratmak için ana muhalefet partisi Çalışan İnsanların İlerici Partisi’ni (AKEL) yanlış temsil etti.
Gelecek yıl şubat ayında Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimleri olacak ve henüz adaylığını resmi olarak duyurmamış olsa da seçimi kazanabilecek güçte. Eğer Anastasiades’e genel bir inanç kaybı yaşanırsa Demokratik Parti (DIKO) lideri Nicos Papadapoulos cumhurbaşkanı seçilir. Kıbrıs’ın en etkili üçüncü partisi olarak DIKO genelde DISY ve AKEL arasında dengeleyen rolü oynar.
12 yıldan fazla bir süredir DIKO Kıbrıs sorununa federal bir çözüm getirilmesine karşı çıktı ve hep güçlü birleşik bir devleti savundu. Böyle bir politika o zamandan beri tüm müzakerelerin temelini oluşturan 2004 Annan Planı’nın reddi anlamına gelir. Muhtemelen de bir nesil boyunca birleşme görüşmelerinin tamamen bozulmasına yol açar.
Peki, bu durum Türkiye ve Avrupa’nın doğalgaz planlarını nasıl etkiliyor? Avrupa Birliği diplomatik olarak İsrail ve Kıbrıs doğalgazını Yunanistan’a, İtalya’ya oradan da Orta Avrupa’ya taşıması planlanan EastMed Doğu Akdeniz doğalgaz boru hattını destekliyor. Daha önemlisi Türkiye’nin İsrail gazını (deniz altı bir boru hattı aracılığıyla) ithal edeceği projenin Türkiye’nin kendi kara sahanlığının bir parçası olduğunu iddia ettiği Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’nden geçmesi gerekiyor.
Ama eğer Kıbrıs ve Türkiye arasındaki açık deniz bölgesel anlaşmazlık çözülmediği takdirde uluslararası sigorta şirketlerinin İsrail-Türkiye boru hattı inşasına finansal garanti sunma ihtimalleri çok düşük. İşte Anastasiades’in gelecek yılki cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik entrikaları ve koalisyon politikaları bu sebeple İsrail gazının Türkiye’ye ulaşma şansını etkiliyor.
Türkiye’nin seçenekleri ne olur? Türk Akımı’nın ilk hattı zaten Türkiye’ye gelmekte olan gazı Ukrayna, Romanya ve Bulgaristan aracılığıyla taşıyabilir. Eğer Türk Akımı’nın ikinci bir hattı olursa bu diğer müşterilere ihracat için kullanılır. Böyle bir doğalgaz için pazar hiç tanımlanmayabilir.
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Temmuz 2017 sayısında….