2020 koronavirüs nedeniyle tarihe “felaketler yılı” olarak geçecek olsa da, bu yıl ondan da kötü olabilir. Zira virüs dolayısıyla yaratılan olağanüstü durum medyada ve bireylerin özgürlüklerini ve haklarını kısıtlamak için “koronavirüs tehdidini” fırsat bilen hükümetlerin gündeminde kalmaya devam edecek.
Paranın efendilerinin ekonomiyi, toplumu ve bireylerin davranışlarını yeniden şekillendirmek için uzun molalara ihtiyacı olduğundan, koronavirüs kaynaklı kapanma sağlıktan ziyade ekonomik amaçlara hizmet etmektedir. Her ne kadar koronavirüsün varlığı gerçek olsa da, yüzlerce bilim adamı, doktor ve uzmanın ifade ettiği gibi, karşı karşıya kaldığımız durum bir pandemiden ziyade, yalnızca gribin şiddetli bir türü olan bir salgındır.
ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (CDC) verileri, ABD’de diğer birçok ülkede olduğu gibi 2015 ve 2020 yılları arasındaki ölüm oranlarının neredeyse örtüştüğünü gösteriyor. Enfeksiyonun ikinci dalgası medyada ve basın bültenlerinde gerçekte olduğundan daha abartılı bir şekilde gündeme getirilirken, burada asıl mesele “doğru” ölüm sayısını verebilmektir. Sözgelimi, ciddi hastalıkları olan yaşlıların verilerini sihirli sayıyı ikiye veya üçe katlamak için kullanarak, adeta bir sihirbaz gibi “olağanüstü durum” kavramıyla oynayabilirsiniz. Peki olağanüstü durum nerede? Sağlık sistemi zayıf olan ülkelerin hastaneleri, mevsimsel grip salgını sırasında bile çok kolay bir şekilde kritik bir aşamaya gelebilir. Ana akım medya koronavirüs tehdidini öne çıkarmaya devam ederse, insanlar tıpkı trafiğin yoğun olduğu saatlerdeki bir cadde gibi hastaneleri dolduracak. Kısacası, Big Pharma komplo teorisi yüzyılın işini yapmaya hazır. Ancak, işler henüz o noktada değil.
Devamı Z Raporu Ocak 2021 sayısında..