Küresel ticaret akışını sağlayan devre olan küresel tedarik zincirleri, sistemin bir dizi çalkantılı olayla sarsılmasıyla birlikte son zamanlarda tökezlemeye başladı. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın ticaret krizlerinden, koronavirüs salgınına ve büyük bir savaşa ve sonrasında gelen yaptırımlara kadar birçok nedenden dolayı açıkça yalpalayan mevcut sistemin kırılganlığı ortaya çıkıyor. Sonuçta, ticaret kesintiye uğradığı gibi, bir de uzun süredir ortada olmayan enflasyon nüksetti.
Söz konusu sıkıntılar, özünde ürünlerin anında teminine dayalı stoklanması ve üretimi gibi optimal kaynak kullanımını gerektiren teknikler yoluyla maliyetin minimize edilmesi olan ekonominin temel felsefesinin yeniden ele alınması yönünde çağrıları beraberinde getirdi. “Anında” (just-in-time) ve çok kaynaklı sistemlerin oldukça uygun maliyetli olabileceği iyi bilinmekle birlikte, tek bir bileşen dahi geciktiğinde tüm sistem durma noktasına gelerek önemli ikincil etkilere neden olabilir. Mevcut zorluklar göz önüne alındığında, sistemin nasıl yeniden düzenlenmesi gerektiği konusunda birbiriyle çelişen iki bakış açısı ortaya çıkıyor. Bunlardan ilki, ABD eski Hazine Bakanı Lawrence Summers tarafından açıklanmış ve Batı’da büyük yankı uyandırmış olup, küresel tedarik zincirlerinin “anında” stok yönetiminden, “ne olur ne olmaz” stok yönetimine geçmesi gerektiğini savunuyor. Bu, odağın tek başına maliyet verimliliğinden, ulusal stratejik çıkarlara kaydırılması anlamına geliyor. İkinci görüş ise, Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından ortaya atılmış olup, küresel tedarik zincirlerinin çeşitliliğin artırılması yoluyla daha esnek hale getirilmesi gerektiğini savunuyor. Bu iki bakış açısının küresel ekonomi üzerinde çok geniş kapsamlı etkileri olabilir.
Devamı Z Raporu Mayıs 2022 sayısında…