Avrupa’nın en büyük elektrik ihracatçısı olan Fransa üretiminin büyük bir kısmını on yıllardır Nijer’den neredeyse bedava aldığı uranyumdan sağlıyor. Elektrik üretiminin üçte ikisini nükleer santrallerden sağlayan Fransa bu alanda dünyada birinci sırada geliyor. Fransa, bu şekilde Nijer’den sömürdüğü uranyum ile hem kendi ekonomisinin enerji ihtiyacını sağlarken hem de milyarlarca dolarlık ihracat geliri elde ediyor.
Kanser tedavilerinden denizcilik faaliyetlerine, silah üretiminden nükleer enerji santrallerine kadar geniş bir yelpazede kullanılan radyoaktif bir metal: Uranyum. Nijer’de çıkarılan uranyum 1960’lı yıllardan itibaren elektriğe dönüştürülerek Fransa’nın haksız rekabet üstünlüğü ve önemli karlar elde etmesini sağladı. Fransa sömürdüğü uranyumdan elde ettiği gelirin (ekonomik değer) sadece yüzde 3,2’sini Nijer’e ödüyor. Nijer, ekonomik ve teknolojik üstünlüğü haksız fiyatlandırmalarla uranyum elde etmek amacıyla kullanan Fransa’ya karşı uzun yıllardır adil olmayan kaynak transferleri gerçekleştirmek durumunda kaldı.
NEO-SÖMÜRGECİ DEVLETLER, EKONOMİK GÜVENLİĞE YÖNELİK TEHDİT OLUŞTURUYOR
19. yüzyıldaki ilk sömürgecilik döneminin ardından post-kolonyal dönemde Fransızlar, Nijer’deki uranyum rezervlerini sömürmeye başladı. Nijer’in ekonomik güvenliğine yönelik neo-koloniyalist bir tehdit oluşturan bu durum zayıf ulusların askeri güvenlik açıklarının nasıl istismar edildiğine dair dikkat çekici bir örnek. Kapitalizmin uluslararası evrimi sürecinde, sömürgeci güçler kendi ana vatanları ile sömürgeleştirdikleri bölgeler arasında kaynak sömürüsü ve servet transferi mekanizmalarını oluşturdu. Bu sistem sömürgeleştirilen ulusların kaynaklarını sömürgeci güçlere aktararak ekonomik dengesizliği artırdı. Bu dengesizlik sömürgeleştirilen bölgelerde sıkıntılar yaratarak yoksulluğun yaygınlaşmasına ve büyük insan kayıplarına neden oldu.
Devamı Z Raporu Eylül 2023 sayısında…