Tarihsel süreç içinde kalkınan ülkelerin bazıları bu süreci hızla tamamlarken, bazıları da daha yavaş geçmektedir.
Bazıları ise yüksek gelirli ülkeler grubuna yıllardır geçememiş ve düşük gelirli ülkeler içinde sıkışıp kalmıştır.
Dünya Bankası orta gelir tuzağı kavramını bu durumda olan ülkelere hitaben kullanmıştır. Aslında orta gelir tuzağı gelişmekte olan ülkeler için kullanılmış, kişi başına düşen gelir bakımından orta gelir grubunda olan ülkelerin, burada sıkışıp kalması ve yüksek gelir grubuna geçememesini ifade etmektedir.
Orta gelir tuzağı; kişi başına düşen milli gelirlerinin uzun süre 12.056 ABD doları aşamaması (Dünya Bankası 2007), ABD kişi başı gelirinin yüzde 20’sinin üzerine çıkılamaması, ihraç ürünleri içinde yüksek teknolojili ürünlerin oranının yüzde 5’i geçememesi ve yüksek gelirli ülke kategorisine girememe halidir.
**
Son yıllarda, yavaş büyüyen orta gelirli ülkelerdeki politika yapıcılar, “orta gelirli bir tuzak” içinde sıkışıp kalmış oldukları fikrine kapılmaya başlamışlardır. Türkiye de uzun süredir bu grubun içerisinde bulunmaktadır.
Türkiye gibi Güney Kore de 1967-1990 yılları arasında orta gelirli ülkeler arasında yer alırken, 1990’lı yıllardan sonra uyguladığı politikalar sonrasında kişi başına milli gelirini hızla artırarak yüksek gelirli ülkeler kategorisine girmiştir. Türkiye’nin kendisine sorması gereken soru ise, Güney Kore ile 1990’lı yıllara kadar benzer düzeyde kişi başı milli gelire sahip iken, yıllar içerisinde aradaki fark neden 3 katına çıkmıştır?
**
Bu durumu açıklayabilecek gerekçelerin en önemlisi ise 1990’lı yıllardan sonra G. Kore’nin uygulamış olduğu tersine beyin göçünü teşvik eden politikaların etkisidir.
G. Kore’nin üstün yetenekli bireyleri çekmek için uygulamaya koyduğu yeni politikalardan bazıları;
“Beyin Havuzu” programı: yerel üniversiteler tarafından kısa dönemli işe alımlar için finansal destek sağlanması,
Geri dönenler için araştırma merkezlerinde pozisyon açılması ve doktora eğitimini tamamlayanlara iş garantisi verilmesi,
Yurtdışında Kore diasporası içinde organizasyonlar ve ağlar oluşturulması, şeklinde belirtilebilir.
Yeni politik uygulamalar sayesinde G. Kore, beyin göçünü tersine çevirmiş, nitelikli iş gücünü kendi ülkesine döndürmüştür. Bu kişilerin edindiği bilgi birikimi ve tecrübenin ülkeye aktarılmasıyla yüksek üretim seviyeleri gerçekleştirilmiştir.
Türkiye ile ilgili araştırmalar ve kayıtlar beyin göçünün devam ettiğini göstermektedir. Türkiye’den başta ABD olmak üzere batı ülkelerine giden lisansüstü öğrencilerin önemli kısmının geri dönmediği, özellikle mühendis ve doktorların çalışma amaçlı yurtdışına çıkışlarının arttığı tespit edilmiştir.
Devamı Derin Ekonomi Şubat 2019 sayısında…