İhracatçısının da ithalatçısının da yakından izlediği petrol fiyatları, Kasım ayında sergilediği hareketlilikle dikkat çekti. Brent 63, WTI ise 56 doları aşarken, böylelikle ham petrol fiyatları 2015 yazından sonraki en yüksek seviyelerini gördü. Şüphe yok ki fiyatların şekillenmesinde talep kısmı azami önem taşıyor. Bu yıl küresel petrol talebinin olumlu bir seyir izlediği konusunda da, rakamlar hemfikir. Özellikle 2. çeyrek itibariyle ortaya belirgin bir güçlenme çıkarken, işin diğer cephesinde ise arzdaki gelişmeler fiyatlara destek vermiş görünüyor.
Bu kapsamda, OPEC önderliğinde yapılan üretim işbirliğinin piyasanın nispeten istikrarlı gitmesine katkı sağladığını ifade etmek mümkün. Nitekim OPEC verilerine göre, yılın ilk 3 çeyreği itibariyle önceki senenin aynı dönemine kıyasla OPEC grubunda üretim günde ortalama 0,6 milyon varil, OPEC dışından destek veren katılımcı ülkelerde ise 0,2 milyon varil azalma kaydedildi. Bununla birlikte, söz konusu işbirliğinde yer almayan OPEC dışı üreticilerde 0,9 milyon varil artış gözlendi. Son çeyreğin yaşanmışlıklarına odaklanacak olursak da, Irak, Cezayir ve Venezuela gibi birkaç pazarda beklentiden düşük üretimler söz konusu ancak sonuç olarak global arz ve talep arasındaki mesafe halen kapanmış değil.
Dolayısıyla Kasım ayında fiyatlarda yaşanan yukarı yönlü gelişmede, Ortadoğu’daki kargaşanın da rol oynadığını söyleyebiliriz. Malumunuz olduğu üzere, Suudi Arabistan’da gelişen çarpıcı son olaylar ve ayrıca ülkenin İran ile karşılıklı geriliminin tırmanması, petrol konusunda endişelere sebep oldu. Tabii bu noktada, olayların petrol üretimine açıktan yansımış bir etkisinden bahsetmiyoruz. İşte bu bağlamda petrol fiyatlarını yukarı doğru kıpırdatan ilgili etkenin, jeopolitik kaygılardan mütevellit bir risk primi olduğu gözleniyor. Bir diğer deyişle, bölgeden çıkacak bir arz kesintisi ihtimaline karşı piyasalar dikkat kesilmiş görünüyor. Neticede Körfez, dünya petrol üretiminin yaklaşık üçte birini temsil ediyor.
Devamı Derin Ekonomi Aralık 2017 sayısında…