Popülist devrimin İtalya bölümü

ABD Başkanı Donald Trump’ın eski danışmanı Steven Bannon’ın “Popülist siyasi proje İtalya’da işliyorsa, her yerde işleyebilir” sözü birçok uluslararası aktörün gözünü neden İtalya’ya diktiğini ve İtalya’da ve diğer ülkelerde yeni İtalyan hükümetinin tavrı hakkındaki siyasi tartışmanın neden kızıştığını açıklayabilir. Cicero’nun “Soylulara karşı Halk” (Populares vs Optimates) olarak bilinen siyasi çerçevesinin güncel bir versiyonuyla mı karşı karşıyayız? Bunu bilmiyoruz ama İtalya’da siyaset uzmanları, anayasada herhangi bir temel değişiklik olmasa bile, üçüncü cumhuriyetin doğuşundan bahsediyor. Rejeneratif ekonomi, yeni Avrupa, göçmen politikası, iş ortamı ve yolsuzluk diğer pek çok sorun arasında yeni hükümetin karşı karşıya kaldığı başlıca sorunlardan bazıları. Bu durum aynı zamanda bir siyasi paradigma değişimi ve hızlı ve doğrudan demokrasiye doğru bir tempo değişikliği anlamına da gelmektedir. Bir kısmı dış çıkarlar önünde eğilen ve açıkça bir çerçeve ortaya koyan ana akım medyayı es geçerek Mart seçimlerinin galiplerinin web ve sosyal ağları büyük ölçüde kullanması siyasi iletişim konusunda bir devrim oldu. Nitekim, geleneksel haber kaynaklarını göz ardı ederek son siyasi haberleri doğrudan Facebook’ta canlı yayın yapan liderlerden dinleyebilirsiniz. Siyasi iletişimdeki bir başka değişim ise, iki partinin halkla olan sürekli ilişkisi oldu: Zira liderler miting yapmak ya da sıradan halk, işçiler ya da sivil örgütlerle buluşmak için her daim sokaklarda.
Ağırlıklı olarak Almanya’nın mali ve ekonomik çıkarlarına yoğunlaşan Brüksel’in basiretsiz siyasetiyle beslenen popülizm rüzgârı Avrupa’da yükseliyor. Halbuki Avrupa Birliği projesi, Avrupa’yı Almanlaştırmak için değil, Almanya’yı daha fazla Avrupalılaştırmak amacıyla ortaya konmuştu. Bu eleştiriye “avronun” bazı babaları bile katılıyor. Ekonomistler, devletlerin kontrol edemediği bir para birimiyle borç vermesinin sadece geçici bir çözüm olabileceğini söylüyorlar. Avrupa siyasi bir birliğe yönelik derin bir reform yapmak için “bir pit duruşuna” ihtiyaç duyuyor. Bunu yapmadığı takdirde Avrupa Birliği akamete uğrayacaktır. Yeni “popülizm” rüzgârı sadece Orta-Doğu Avrupa’da esmiyor. Avrupa’nın siyasi kimliğiyle ilgili riskler önümüzdeki yıl (Haziran 2019) seçimlerinden sonra büyük ölçüde sağcı, yabancı düşmanı ve kemer sıkma karşıtı partilerin daha büyük varlığıyla köklü bir değişim geçirecek. Bu, İtalyanların popülizme yönelmesinin birçok uluslararası kuruluş ve yönetim açısından niçin kaygıya yol açtığını ve herhangi bir siyasi eylemde bulunmadan İtalyan hükümetine yönelik bir medya “ateşini” niçin körüklediğini açıklıyor. New York Times’tan Der Spiegel’e ve Economist’e kadar birçok medya kuruluşu saldırgan yayınlar yaparak diplomatik tepkilere neden oldu. Bu durum birçok kişi tarafından haksız müdahaleler olarak algılandı. Sonuç, pek çok İtalyalının uzun yıllardan sonra sadece Türklerin anlayabileceği bir “milliyetçiliği” keşfetmesi oldu.

Devamı Derin Ekonomi Temmuz 2018 sayısında …

Dikkat çekenler...