Avustralya’daki son olaylar sınır ötesi sermaye akımlarının mevzuattan kaynaklanan engelleri ne ölçüde arbitraja dönüştürdüğünü göstermektedir. Avustralya Merkez Bankası hızla büyüyen konut balonunu dizginlemek amacıyla bankaların gayrimenkul geliştiricilerine sağladığı kredilere tavan faiz oranları getirdi. Büyük ölçüde yabancıların iç borçlanma yoluyla Avustralya’da konut alımını kısıtlamayı amaçlayan politika başlangıçta etkili olmuştu. Ancak yabancı spekülatörlerin yanı sıra, yerel konut geliştiricileri de bu uygulamadan büyük zarar gördü. Dış kaynaklı serbest fonlar ve özel sermaye olmasaydı, esasında böyle bir düzenleme yerel konut balonundaki havayı alabilirdi. Serbest sermaye akımları göz önüne alındığında, gölge bankacılığı yapan bu yabancı kuruluşların ihtiyaç duyulan finansmanı daha yüksek faiz oranlarıyla sağlamak için devreye girdiği açıkça görülüyor. En azından şimdilik, yabancı bankalar büyük faiz farklarından büyük kazançlar elde ediyor. Hem yabancı bankalar hem de Avustralya varlıkları hakkında spekülasyon yapan yabancılar açısından düzenlemeyi korumak bir kazan-kazan durumu gibi görünürken, en çok zarar eden ise Avustralya Merkez Bankası oldu. Zira bankanın sadece konut balonunu önleme girişimi etkisiz hale gelmekle kalmadığı gibi, politikası da kârlı bir mevzuat kaynaklı arbitraja sebebiyet verdi. Öyle ki, merkez bankasının bu politikasından önce yaklaşık yüzde 6 olan konut kredisi faiz oranları şu anda yüzde 12’ye yükselmiş durumda. Bu da yabancı sermaye sağlayıcıları için yüzde 6 oranında oldukça kârlı bir faiz farkı anlamına geliyor. Dolayısıyla, düzenleme öncesinde var olan proje riski sonrasından çok farklı olmasa da, gölge bankacılığı yaban yabancı kuruluşlar düşük riskli konut finansmanından hisse senedi gibi getiri elde ettiler.
Devamı Derin Ekonomi Mart 2018 sayısında…