Geçtiğimiz haftalarda finans piyasaları, bir Japon yatırım şirketi olan SoftBank’ın hisse senedi türevlerinde büyük riskler olduğu yönündeki haberle sarsıldı. Haberi duyuran İngiliz Financial Times gazetesi, risk esas olarak Nasdaq’da işlem gören ABD teknoloji hisselerinde olduğu için SoftBank’ı “Nasdaq balinası” olarak nitelendirdi. Ardından, SoftBank’ın Tokyo borsasında işlem gören hisselerinde sert düşüş yaşandı. Paniğe kapılan yatırımcıların hisselerini elden çıkarmasıyla, ertesi gün SoftBank’ın toplam piyasa değeri yüzde 5,4 oranında (9 milyar dolar) azaldı. Bu arada Nasdaq Bileşik Endeksi, haberin yayınlanmasını takip eden üç günde 1,9 trilyon dolar değer kaybetti. Financial Times’ın ilk haberi SoftBank’ın zarar ettiği değil, yalnızca hisse senedi türevlerinde risk taşıdığı yönünde olsa da, piyasaların ilk tepkisi son derece olumsuz oldu.
Financial Times daha sonra SoftBank’ın hisse senedi türevlerinden kaynaklı yaklaşık 4 milyar dolar tutarında gerçekleşmemiş gelir elde etmiş olabileceğini duyurduğunda, şirketin bir hafta içinde yaklaşık yüzde 17 değer kaybetmiş olan hisseleri sonraki hafta neredeyse tüm kayıplarını telafi etti. Burada bariz bir yanlış adım atılmış oldu: Bir şirketin hisse senedi türev araçlarına yoğunlaştığına dair haberler, yalnızca yatırımcısını kaçırmakla kalmadı, aynı zamanda piyasa değerini altüst etti. SoftBank; Amazon, Microsoft, Netflix, Facebook ve Adobe gibi çok seçkin bir teknoloji şirketi grubunun hisse senedi opsiyonlarını kullanarak Alım Opsiyonlu Borçlu Yayılma Stratejisi’ni (Bull-Call Spread) kurmuştu. Yayılma, doğası gereği spekülatif olsa da, zarar olasılığını sınırlandıracak dengeleme pozisyonları içermektedir.
Devamı Z Raporu Kasım 2020 sayısında …