ABD Başkanı Donald Trump seçim kampanyası sırasında verdiği Amerika’nın “haksız ticaret ilişkilerini” düzeltme sözünü yerine getirme konusunda oldukça kararlı görünüyor. Trump, Avrupa Birliği, Kanada, Meksika ve diğer ülkelerin yanı sıra, özellikle Çin’i hedef tahtasına oturttu. İlginç bir şekilde, ABD ve Çin dünyanın en çok ticaret yapan iki ülkesi olmakla birlikte, ihracat ve ithalat açısından göreli konumları birbiriyle zıt. Zira, 2017 verilerine göre, Çin yaklaşık 2 trilyon dolarla dünyanın en büyük, ABD ise yaklaşık 1,5 trilyon dolarla dünyanın ikinci büyük ihracatçısı iken, ithalat söz konusu olduğunda, ABD yaklaşık 2,3 trilyon dolarla dünyanın en büyük ithalatçısı konumunda ve Çin’in toplam ithalatı yalnızca 1,7 trilyon dolar seviyesindedir. En çok ticaret yapan diğer iki ülke olan Almanya ve Japonya hem ihracat hem de ithalatta üçüncü ve dördüncü sırada yer alıyor. Bu önde gelen dört ticaret ülkesinden ABD cari hesap ve ticaret açığı olan tek ülke iken, Çin, Almanya ve Japonya’nın cari hesap ve ticaret fazlası bulunuyor. Basitçe söylemek gerekirse, bu ülkeler satın aldıklarından daha çok dünyaya satış yapıyorlar. Hâl böyle olunca, ABD’nin şikâyet etmek için elbette bir nedeni bulunuyor. ABD ve Çin arasındaki dış ticaret bilançosunda üç kat dengesizlik söz konusu. Diğer bir ifadeyle, Çin’in ABD’ye yaptığı ihracat, ülkeden yaptığı ithalatın yaklaşık üç katı fazla. Ancak, hizmetler hesaba katıldığında bu dengesizlik azalarak üç kattan 1,5 kata düşüyor. Ancak Trump kasten 375 milyar dolarlık bir açığa tekabül eden üç kat fazla dış ticaret bilançosuna odaklanıyor. ABD ile Çin arasındaki ticaret çatışması, ABD’nin Çin malı güneş panelleri ve çamaşır makinelerine kısıtlama getirdiği 2018 yılının Ocak ayında başlamış, ve daha sonra alüminyum ve çelik ithalatını da kısıtlamasıyla tırmanmıştı. Temmuz ayı başlarında ABD yaklaşık 200 milyar dolar değerindeki Çin mallarına yüzde 25’lik gümrük tarifesi uygulanacağını açıkladı. Tüm bu hamleler göz önünde bulundurulduğunda, Amerikalıların kendilerince şartları eşitlemekte kararlı olduğuna neredeyse hiç şüphe yok. ABD’deki ticaret kısıtlamalarının artan faiz oranlarıyla bir araya gelmesi Çin’i rahatsız etmeye başladı. Dikkatli bir şekilde yönetilen Çin yuanı değer kaybederek şu sıralar yılın en düşük seviyelerinde seyrediyor. Dahası, Şangay Bileşik Endeksi yılın başından bu yana yüzde 20’den fazla düştü. Hal böyle olunca, Çin’in ekonomik yenilmezlik algısı sarsılmış gibi görünüyor. Bu durum ticaret çatışmasının Çin’in iç borç sorununu tamamen çözemeden başlamış olmasıyla ilgili olabilir. GSYİH’ye oranı yüzde 250 olduğu tahmin edilen iç borçtan dolayı Çin’in yüksek kaldıraçlı bir ekonomisi var. Her zaman olduğu gibi, borçların yığılması politika seçeneklerini azaltmakta ve ticari sorunların etkisini kırabilecek parasal uyumlaştırma iç borçlanmayı artırma riski taşımaktadır.
Devamı Derin Ekonomi Ağustos 2018 sayısında …