Bu içi boş bir slogan değil. Aksine sağlam temelleri olan güçlü bir ekonomik hamle. 29 Ekim 2023’te Türkiye Yüzyılı başlıyor. Bundan 100 yıl önce temelleri atılan Türkiye Cumhuriyeti, daha yeni yeni belini doğrultuyor. Genç cumhuriyetin yaklaşık çeyrek asırlık ilk yılları maalesef batılı hayat tarzının topluma dayatıldığı bir süreç olarak heba edildi. Bizimle aynı kulvarda olan ülkelerin sanayileşmenin temellerini attığı yıllar, tek partili CHP rejiminin hoyratça harcadığı bir dönem oldu. Eldeki kıt imkânların akla ziyan işler için harcandığı bir dönem.
Bugün dönüp muhasebesini yaptığımızda imkân ve kabiliyetlerin milletin mutluluğu ve refahını artırmaktan uzak bir eksende harcandığı bir dönem. Almanların otomotiv sanayisinin temellerini attığı yıllarda, Türkiye’de ise vatansever girişimcilerin ürettiği yerli otomobil müzeye kaldırılmış. Avrupa ve Amerika ile aynı dönemde giriştiğimiz uçak sanayiinde de benzer bir hazin serüven var. Türkiye; ürettiği yerli uçakları toprağa, kafasını ise kuma gömüp havacılık endüstrisinde de treni kaçırmış maalesef. Sadece bunlar mı? Savunma sanayii, enerji, makine, raylı ulaşım sistemleri gibi daha pek çok alanda on yılları boşa geçirmişiz. 1950’de çok partili sistemle birlikte gözünü açabilen Türkiye, liberal ekonomiye geçmeyi denese de, 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından başbakanını asıp yeniden batının siyasi ve ekonomik boyunduruğunda kalmış. Peşinden de on yılda bir yaşadığı askeri müdahalelerle yaklaşık bir yarım asrını daha iç çekişmelerle geçiren Türkiye’nin ayağa kalkıp belini doğrultması 2000’li yılların başında ancak mümkün olabildi. ‘Olabildi’ diyorum çünkü artık benim de iyi hatırladığım ve muhasebesini yapabildiğim bir dönem bu.
Devamı Z Raporu Mayıs 2023 sayısında…