Son yıllarda küresel çapta büyük bir sermaye çekme yarışı var. Yatırıma ihtiyaç duyan ülkeler uluslararası doğrudan yatırımdan pay almak için büyük bir yarış içinde. Daha çok kaynak çekmek için çırpınan ülkelerin başında gelişmekte olan ekonomiler geliyor. Geleneksel olarak gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru bir seyir içleyen uluslararası doğrudan yatırımlar; üç yıldır düşüş trendinde.
1 trilyon 921 milyar dolarla 2015’te zirve yapan küresel uluslararası doğrudan yatırım (UDY) miktarının, 2018’de yüzde 19 düşüşle 1 milyar 181 milyar dolara kadar gerilemesi bekleniyor. “Bekleniyor” diyorum çünkü, geçen yıla ait resmi veri, önümüzdeki haziran ayında Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından açıklanacak. 2000’li yılların başında 500-600 milyar dolar arasında seyreden uluslararası doğrudan yatırım toplamı, son on yıllık dönemde ortalama 1.5 trilyon dolar tutarında UDY gerçekleşti.
Üç yıl önce başlayan düşüşün çok farklı gerekçeleri var. Ana nedenlerin başında; küresel ekonomideki belirsizlik, Avrupa ekonomilerinin bir türlü toparlanamaması, Brexit, korumacı ticaret politikaları geliyor. Gelişmekte olan ekonomilerin yavaşlaması, FED’in faiz kararlarına ilişkin politikaların sürekli değişmesi ve ABD’nin vergi reformu gibi nedenleri de bu düşüşün nedeni olarak sıralamak mümkün. Belirsizlik kat sayısı arttıkça paranın güvenli liman arama iştahı zayıflıyor. Herkes bulunduğu pozisyonu korumaya çalışma eğiliminde. Hal böyle olunca sıcak paraya ihtiyaç duyan ekonomiler, kendi imkanlarıyla yol almak durumundalar.
Son yıllardaki küresel UDY’nın dağılımına bakıldığında gelişmekte olan ülkelerin büyük bir yükselişte olduğu görülüyor. Gelişmekte olan ülkeler, küresel doğrudan yatırımlardan aldıkları payı son 16 yılda yaklaşık iki katına çıkardılar. 1987-2002 yılları arasında yüzde 26,5 olan gelişmekte olan ülkelerin pastadan aldığı pay, 2003-2018 arasında yüzde 44,6’ye yükseldi. Gelişmiş ülkelerin payı ise yüzde 73,5’ten yüzde 55,4’e geriledi. Türkiye’nin küresel uluslararası doğrudan yatırımlardan aldığı pay, 90’lı yılların sonuna kadar yok denilecek kadar az.
Devamı Derin Ekonomi Nisan 2019 sayısında…