Yabancı sermayenin cazibesi

21. yüzyılda uluslararası yabancı sermaye hareketleri küreselleşmeyle artmış, ülke ekonomileri üzerindeki etkileri de çok tartışılan konuların başında gelmiştir.
Modern dünyada ülkelerin ekonomik refahı ekonomik büyümeleri ile özdeşleştirilmiştir.

Bilindiği gibi ekonomik büyüme milli gelirdeki reel artıştır. Bunun için yatırıma ve sermaye birikimini ihtiyaç vardır. Özellikle fakir toplumlarda marjinal tasarruf eğilimi ve dolayısıyla toplam tasarruflar düşük seviyede kaldığından ekonomik büyümeyi ya da refah artışını sağlamak için gerekli yatırım düzeyini finanse edecek sermaye birikimi yetersiz kalmaktadır.
Söz konusu sermaye ihtiyacının dışarıdan bulunması (dış borç, dış yardım ya da yabancı sermaye girişi) teşvik edilmektedir.
Gelinen noktada dış yardımlar (önemli bir kısmı siyasi amaç taşımaktadır) düşük düzeyde kalmış, dış borçlanma faiziyle beraber geri ödendiği için yatırım finansmanı üzerinden ekonomik büyüme ve gelişmeye katkısı tartışılır hale gelmiştir.
Özellikle neo-liberal politikaların ağırlık kazandığı 1970’li yıllardan sonra küreselleşmenin de yaygınlaşmasıyla sermayenin önündeki engeller kaldırılmış, bazı ülkelerin (Güneydoğu Asya ülkeleri) uzun dönem yüksek ekonomik büyümelerinin en temel belirleyeni doğrudan yabancı sermaye girişleri olmuştur.
**
Politikacılar, akademisyenler, araştırmacılar ve uluslararası kurumlar yabancı sermaye yatırımlarının genel olarak ülke ekonomilerini pozitif etkilediği bir bakış açısına sahiptirler.
Yabancı sermayenin her şeyden önce yeni bir teknoloji getirdiği, yeni ürün tasarımına neden olduğu, ülkenin ihracat kapasitesi artışına destek verdiği, yeni iş imkanı ve alanına neden olduğu, bütün kurumsal yapıyı pozitif etkilediği öne sürülmektedir.

Devamı Z Raporu Eylül 2019 sayısında

Dikkat çekenler...