Hayatı ve iş yapış yöntemlerini kolaylaştıran teknolojik yenilikler günlük hayatımızın önemli bir parçası haline geldi. Yapay zekâ teknolojileri de bunlardan biri. Bireyleri, işletmeleri, devletleri; değişimi mecbur kılan zorlu bir süreç bekliyor. Bu yarışta geri kalmak, yeni çağın yaşam ve üretim felsefesinden mahrum kalmak demek. Türkiye de konuda kafa yoruyor. Türkiye, 5 yıllık Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi’ni duyurarak bu zorlu yarışta “ben de varım” dedi.
Gün geçtikçe yeni üretim teknikleriyle zenginleşen yapay zekâ teknolojisi, işletmeler kadar ülkeleri de ciddi bir yarışa soktu. Güncel rakamlarla ifade etmek gerekirse küresel veri hacmi büyüklüğü 55 zettabayta (ZB) ulaştı. Bu baş döndürücü datanın 2024’te 143 ZB düzeyine ulaşması bekleniyor. Gelecek 3 yılda üretilecek verinin son 30 yılda üretilenden fazla olacağı öngörülüyor. Bu büyüklüğe ulaşmış veri deryasını sınıflandırmak, analiz etmek büyük bir çaba gerektirir. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın işbirliğiyle hazırlanan Türkiye’nin ilk Ulusal Yapay Zekâ Strateji Belgesi açıklandı. Önümüzdeki beş yıl için iddialı hedefler duyuruldu. 6 stratejik öncelik içeren belge, girişimleri destekleyerek yapay zekâ ekosistemini güçlendirme hedefiyle hazırlandı. Bu alanda geniş ve kaliteli bir istihdamın oluşması öngörülüyor. 11. Kalkınma Planı ve Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programları doğrultusunda hazırlanan stratejinin odağında şu 3 temel yetkinlik alanını var: Kaliteli veri, ileri beceriler, teknik altyapı. 24 amaç ve 119 tedbiri içeren Strateji Belgesi’nin bütün detaylarını buradan sunmak imkânsız.
Devamı Z Raporu Eylül 2021 sayısında…