Geride bıraktığımız yıl, insanlık için felaketler silsilesinden başka bir şey değildi. Koronavirüs salgını kendi kaderimizin efendisi olmadığımız düşüncesini daha da güçlendirdi. Her ne kadar farklı aşıların geliştirilmekte olması bizlere kaderimizin efendisi olabileceğimizi düşündürse de, 2021’in bireyler, toplumlar ve gezegenimiz açısından olumlu ve dönüştürücü bir yıl olacağını söylemek için henüz çok erken.
2020 yılı sistem için birçok açıdan bir şok oldu. Makro açıdan bakıldığında, sistemik değişimin hızlı bir şekilde devam ettiğine dair çokça kanıt var. Akdeniz ya da Karadeniz fark etmeksizin, içinde bulunduğumuz bölgede askerileşme artıyor. Nitekim Akdeniz’de askerî teçhizata yatırım yapan bölge ülkelerinin dışında, Katar ve BAE gibi bölge dışındaki devletlerin varlığı da ilk kez kendini gösteriyor. Karadeniz ve Akdeniz’de yeni bir egemenlik durumunun ortaya çıktığını açıkça görmekteyiz. Zira bir yandan Karadeniz’deki üslerinden gelip İstanbul Boğazı’nı geçerek Suriye’deki üslerine ulaşan Rus donanması sürekli baskın yaparken, NATO üyesi ülkeler de gittikçe artan bir şekilde Karadeniz’deki gelişmelerle ilgileniyor.
Değişmekte olan jeopolitiğin ve ülkeler arasındaki sürekli yeniden gruplaşmanın dışında, 2020 yılı insanlık üzerinde daha önemli ve doğrudan etkisi olan diğer gelişmelere de tanıklık etti. Bunlardan en önemlisi, şüphesiz salgının yaşamımız üzerindeki etkileridir. Yayınladığı Noel mesajında “Tehlikeli salgın, çağdaş ‘insantanrının’ ‘isyankarlığının’ sınırlarını ortaya çıkarmak ve dayanışmanın gücünü göstermek suretiyle, doğal kabul ettiğimiz şeylerin çoğunu paramparça etti,” diyen Ekümenik Patrik Bartholomeos bunu en iyi şekilde ifade ediyor. Kısacası, yaşam biçimlerimizi ve aşırılıklarımızı yeniden düşünmeli ve birbirimizle ilişkilerimizi yeniden tanımlamalıyız. Salgının varoluşsal tehlikeleri bir yana, iklim değişikliği yaşamımızı gittikçe artan bir hızda altüst ederken, içinde yaşadığımız gezegen büyük ölçüde suiistimallerimiz nedeniyle kapasitesinin sınırlarına dayandı.
Kuşkusuz, 2021’de salgının tehlikelerinin bir miktar azalmasıyla dünya normalleşmeye çalışırken, salgını inkar eden ve aşılamaya karşı çıkanların sayısı artmaya devam edecektir. Bunun sonucunda ise, ülkeleri ve küresel ekonomiyi bekleyen ekonomik zorluklarla birlikte daha da şiddetlenen protestolar ve toplumsal bölünmeler artış gösterecektir.
Devamı Z Raporu Ocak 2021 sayısında …