Bunlardan ilki, ülkenin Kasım 2011’den bu yana, tüm ortaklarının sorunlarda pay sahibi olduğu koalisyon hükümetlerine karşın, istikrarlı bir tek parti yönetimi altında olmasıdır. İkincisi, Mayıs 2012’den bu yana ilk kez, neo-Nazi Altın Şafak Partisi’nin Parlamento’ya girmek için gerekli olan yüzde üçlük barajı aşamamasının ülkedeki siyasi güçlerin ve vatandaşların büyük bir çoğunluğunu genel anlamda rahatlatmış olmasıdır. Üçüncüsü ise, 2009’da başlayan mali ve ekonomik krizin başından bu yana yapılan bu ilk seçimin hem kamuoyunda hem de uluslararası finans piyasalarında umut ışığını yeniden yakmış olmasıdır.
Seçimler merkez sağ Yeni Demokrasi Partisi’nin yeni liberal reformist lideri Kyriakos Mitsotakis liderliğinde yeniden iktidara gelmesiyle sonuçlandı. Radikal sol SYRIZA partisinin (aşırı sağcı küçük koalisyon ortağıyla birlikte) dört buçuk yıllık iktidarından sonra Yeni Demokrasi Partisi’nin iktidara gelmesi çok keskin bir geçişe işaret ediyor. Oyların yüzde 40’ını alarak 300 sandalyeli Parlamento’da 158 kişilik bir gruba ulaşan yeni hükümet ülkeyi istikrarlı bir şekilde büyütme, uluslararası finansal piyasalardan düşük faizlerle yeniden borç alma, ve devlet mekanizmasını adaletten kurtarma gücüne sahip. Bunun yanı sıra, Başbakan’ın yeni hükümeti kurmadaki hızı Yunanistan için adeta bir yenilik. Pek çok teknokratın ve reform yanlısının başbakan yardımcısı ve genel sekreter konumunda olduğu yeni kabine bir orta yolu temsil ederken, kabine üyelerinin bölgesel güç kazanma çatışmalarına mahal vermemek için görev süreleri Başbakan tarafından açıkça belirlenmiştir. Daha da kayda değer olanı, önemli vergi indirimlerinin getirilmesi ve Parlamento’nun yaz boyunca kapatılmayarak devletin reformu için gerekli olan bazı önemli kanun tasarılarını onaylamak üzere açık kalması kararı alınması olmuştur.
Bu hızlı siyasi hamlelerin etkileri, finansal piyasalarda heyecan yaratmanın yanı sıra Yunanistan’ın sonunda krizi geride bırakabileceğine dair bir umut aşıladı.
Devamı Z Raporu Ağustos 2019 sayısında …